27 Ocak 2014 Pazartesi

Willi4m J4ckson’ı yedirmeyiz!


Renkler, hareketler ve semboller kimi zaman basit ve fark edilmeyen özelliklerinden sıyrılıp siyasi anlamlar yüklenerek özel hale geliyorlar. İmparatorluk zamanında ritüellerin benzer siyasi işlevi varken, modern zamanlarda görselliğin herkes tarafından ulaşılabilir hale gelmesiyle (önce fotoğraf sonra televizyon ve şimdi de sosyal medya) ‘bir an-ı seyyalede’ fark edilmesi mümkün olan el işaretleri daha yaygın şekilde siyasal bağlılıkları ifade etmek için kullanılıyor.

Türkiye’den Turgut Özal ve Necmettin Erbakan el hareketlerinin kitlelerin siyasi harekete bağlılıklarındaki gizemi keşfetmiş liderler olarak öne çıkmıştı. Merhum Cumhurbaşkanı 80’lerde Amerikan tarzı yürüttüğü seçim çalışmasında, ABD Başkanı Reagan’dan mülhem iki elini başının üzerinde birleştirmek suretiyle yaptığı hareketi sıkça kullanmıştı. Özal bu hareketiyle Türkiye’deki farklı eğilimleri birleştirme niyetini ifade ediyordu.

Etkili seçim kampanyası düzenleme dehasına sahip başka bir siyasi olan Erbakan ise 90’larda okuldaşı Özal’dan daha özgün bir hareket seçmişti kendine. Pilotların ‘kalkışa hazırım’ mesajı vermek için kullandığı el hareketi olan ve daha sonra dünyaya ‘her şey yolunda’ anlamındaki ‘thumb up’ hareketini biraz modifiye ederek Milli Görüş’ün sembolü haline gelmişti.

Elin iki parmağını kaldırarak İngilizce zafer anlamına gelen victory kelimesinin baş harfi ‘V’yi elle göstermek tüm dünyada, barışı temsil etse de Türkiye’de genelde Kürt siyasi hareketinin mensupları tarafından kullanılagelmişti. Bizim Kürt milliyetçileri V’yi alıp kendilerine mal etmişler gibi olsa da, Sırplar farklı bir yol izleyip orijinal bir hareket çıkartmayı başarmışlar. V için kaldırılan iki parmağa bir de başparmaklarını ekleyince Sırp milliyetçilerinin ‘Çetnik’ işareti ortaya çıkmıştı.

Mısır’daki darbenin ardından, demokrasi yanlısı gösterilerin yapıldığı Rabiatül Adeviye meydanının ismi siyasi bağlılık anlamına gelen başka bir el hareketinin de ortaya çıkmasına yol açtı. Ailesinin dördüncü kızı olduğu için ‘dördüncü’ anlamına gelen Rabia ismi verilen bu Sufi’nin ismi, Mısır’da demokrasi yanlılarının sembolü haline geldi. Darbe karşısında olanlar sağ elleriyle dört işareti yaparak taraflarını belli etiler. Bu trend tüm dünyaya hızla yayıldı. (Yoksa sadece Pakistan, Endonezya ve Türkiye mi demeliydim?)

Rabia işareti kimilerince ‘çifte zaferin’ sembolü olarak yorumlandı. Yani ‘Müslüman olmayanlar ‘V’ işareti ile sadece bir zafer kutlarlar ama biz Rabia ile iki zafer kutlarız çünkü hem bu dünya da hem ahirette kazanıyoruz’.

Bu yaklaşımı duyduğumda simit saraylarını hatırlamıştım. Kapitalist yaşam tarzına ait fast-food McDonalds veya Burger King ile temsil edildiği için, ayaküstü yiyip içmeye mesafeli olanlar, fast-foodun alışık oldukları geleneksel bir forma girmesiyle onu benimsemekte zorluk çekmiyorlardı. Yani aslında bizden olmayan bir yeme içme tarzı, bizden materyallerle (simit) meşruiyet kazanıyor hatta büyük bir innovasyon olarak sahip çıkılıyordu.

Bu noktadan hareketle, Batının ürünü olarak görünen zafer işaretinin yanına bir V daha ekleyerek bunu sahiplenenleri, ‘inşallah ileride daha orijinal bir şey bulurlar’ diyerek izliyordum ki, aslında R4bi4’nın da Batı menşeli olduğunu duyunca içimi bir burukluk kapladı.

Meğer gavurlar onu da bulmuşlar hem de ABD Anayasasının imzalandığı 1787’de. Bir de üstüne tablosunu çizmişler. Aşağıdaki yağlı boya tablosunun ortasında duran adamı lütfen dikkatle inceleyin. İşte Rabia işaretinin mucidi, ABD Başkanı George Washington’un sekreteri William Jackson.

Hadi geçmiş olsun:)



Şaka, şaka adam sadece Anayasa için kullanılan oyları sayıyormuş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder