Renkler, hareketler ve semboller kimi zaman basit ve fark
edilmeyen özelliklerinden sıyrılıp siyasi anlamlar yüklenerek özel hale
geliyorlar. İmparatorluk zamanında ritüellerin benzer siyasi işlevi varken,
modern zamanlarda görselliğin herkes tarafından ulaşılabilir hale gelmesiyle (önce
fotoğraf sonra televizyon ve şimdi de sosyal medya) ‘bir an-ı seyyalede’ fark
edilmesi mümkün olan el işaretleri daha yaygın şekilde siyasal bağlılıkları
ifade etmek için kullanılıyor.
Türkiye’den Turgut Özal ve Necmettin Erbakan el
hareketlerinin kitlelerin siyasi harekete bağlılıklarındaki gizemi keşfetmiş
liderler olarak öne çıkmıştı. Merhum Cumhurbaşkanı 80’lerde Amerikan tarzı
yürüttüğü seçim çalışmasında, ABD Başkanı Reagan’dan mülhem iki elini başının
üzerinde birleştirmek suretiyle yaptığı hareketi sıkça kullanmıştı. Özal bu hareketiyle
Türkiye’deki farklı eğilimleri birleştirme niyetini ifade ediyordu.
Etkili seçim kampanyası düzenleme dehasına sahip başka bir
siyasi olan Erbakan ise 90’larda okuldaşı Özal’dan daha özgün bir hareket
seçmişti kendine. Pilotların ‘kalkışa hazırım’ mesajı vermek için kullandığı el
hareketi olan ve daha sonra dünyaya ‘her şey yolunda’ anlamındaki ‘thumb up’
hareketini biraz modifiye ederek Milli Görüş’ün sembolü haline gelmişti.
Elin iki parmağını kaldırarak İngilizce zafer anlamına gelen
victory kelimesinin baş harfi ‘V’yi elle göstermek tüm dünyada, barışı temsil
etse de Türkiye’de genelde Kürt siyasi hareketinin mensupları tarafından
kullanılagelmişti. Bizim Kürt milliyetçileri V’yi alıp kendilerine mal etmişler
gibi olsa da, Sırplar farklı bir yol izleyip orijinal bir hareket çıkartmayı
başarmışlar. V için kaldırılan iki parmağa bir de başparmaklarını ekleyince
Sırp milliyetçilerinin ‘Çetnik’ işareti ortaya çıkmıştı.
Mısır’daki darbenin ardından, demokrasi yanlısı gösterilerin
yapıldığı Rabiatül Adeviye meydanının ismi siyasi bağlılık anlamına gelen başka
bir el hareketinin de ortaya çıkmasına yol açtı. Ailesinin dördüncü kızı olduğu
için ‘dördüncü’ anlamına gelen Rabia ismi verilen bu Sufi’nin ismi, Mısır’da
demokrasi yanlılarının sembolü haline geldi. Darbe karşısında olanlar sağ
elleriyle dört işareti yaparak taraflarını belli etiler. Bu trend tüm dünyaya
hızla yayıldı. (Yoksa sadece Pakistan, Endonezya ve Türkiye mi demeliydim?)
Rabia işareti kimilerince ‘çifte zaferin’ sembolü olarak
yorumlandı. Yani ‘Müslüman olmayanlar ‘V’ işareti ile sadece bir zafer
kutlarlar ama biz Rabia ile iki zafer kutlarız çünkü hem bu dünya da hem
ahirette kazanıyoruz’.
Bu yaklaşımı duyduğumda simit saraylarını hatırlamıştım. Kapitalist
yaşam tarzına ait fast-food McDonalds veya Burger King ile temsil edildiği
için, ayaküstü yiyip içmeye mesafeli olanlar, fast-foodun alışık oldukları
geleneksel bir forma girmesiyle onu benimsemekte zorluk çekmiyorlardı. Yani
aslında bizden olmayan bir yeme içme tarzı, bizden materyallerle (simit)
meşruiyet kazanıyor hatta büyük bir innovasyon olarak sahip çıkılıyordu.
Bu noktadan hareketle, Batının ürünü olarak görünen zafer
işaretinin yanına bir V daha ekleyerek bunu sahiplenenleri, ‘inşallah ileride
daha orijinal bir şey bulurlar’ diyerek izliyordum ki, aslında R4bi4’nın da
Batı menşeli olduğunu duyunca içimi bir burukluk kapladı.
Meğer gavurlar onu da bulmuşlar hem de ABD Anayasasının
imzalandığı 1787’de. Bir de üstüne tablosunu çizmişler. Aşağıdaki yağlı boya
tablosunun ortasında duran adamı lütfen dikkatle inceleyin. İşte Rabia
işaretinin mucidi, ABD Başkanı George Washington’un sekreteri William Jackson.
Hadi geçmiş olsun:)
Şaka, şaka adam sadece Anayasa için kullanılan oyları sayıyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder